Aktif Bir Adanmışlık Olarak Umut

En büyük muvaffakiyetlerin de hayal kırıklıklarının da nedeni olabilecek umuda neden ihtiyaç duyarız? Umuda ihtiyaç duyarız çünkü umutlarımız korkularımızdan, kaygılarımızdan ve acılarımızdan daha büyük olduğu sürece mağlup olmayacağız. Umuda ihtiyacımız var çünkü umudun olduğu yerde mucizeler çiçek açar. Umuda ihtiyacımız var çünkü o, varoluşsal enerji kaynağımızdır; umut eylemin yakıtıdır ve bize devam etme gücü verir. Umuda ihtiyacımız var çünkü Mark Manson’un deyimiyle, balığın suya ihtiyaç duyması gibi zihnimizde hayatta kalabilmek için umuda ihtiyaç duyar; umut zihinsel makinamızın yakıtıdır. Umuda ihtiyacımız var çünkü umutlu olmak, çözüm odaklı yaşamaktır. Umutlu bireyin beyni bir radar gibi çevredeki imkanları, çözüm yollarını ve alternatifleri tarar, bir çıkış yolu bulmaya çalışır. Umuda ihtiyacımız var çünkü umut bulaşıcıdır, her umut ortak arar ve toplumsal uyanışa katkı sağlar. Umuda ihtiyacımız var çünkü onun zıddı olan umutsuzluk an’ı mutlaklaştırmaktır; sanki içinde bulunulan koşullar ve durumlar hiç değişmeyecekmiş gibi düşünmektir. Bir bakıma umutsuzluk, geleceğe ipotek koymaktır.1 Umuda ihtiyacımız var çünkü başarıya, iyi hissetmeye ihtiyacımız var ve umutlu bir tutum içinde olmak dikkate değer bir başarıdır. Umuda ihtiyacımız var çünkü Jean Paul Sartre’ın da vurguladığı gibi umutsuzluk, insanın kendisine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur, umutsuzluk manevi bir intihardır. Umuda ihtiyacımız var çünkü umutsuzluk ölümcül bir hastalıktır.2 Umuda ihtiyacımız var çünkü umut, insan varoluşunun doğal bir parçası ve sanki umutla doğmuş gibiyiz. Umutsuzluk ise, sonradan öğrenilmiştir yabancımızdır.

Peki bu kadar hayati ve önemli olan umut nedir? Umut ne demek?

Umut konusundaki çalışmalarıyla ünlü Rick Snyder’a göre umut, arzu edilen amaçlara ulaşabilmek için yollar arama ve bu yolları bulduktan sonra sonuna kadar gidebilmek için motive olma olarak tanımlanmaktadır. Oklahoma Üniversitesi Umut Araştırma Merkezi’nden Chan M. Hellman göre ise umut, geleceğin bugünden daha iyi olacağına inanmak ve bunu gerçekleştirebilecek güce sahibim diye düşünmektir. Psikiyatr Erol Göka da umudu; akılla, iradeyle insanın nesi var nesi yoksa ortaya koyup onca problemin, engellerin, tuzakların arasından geleceğe açılan güzel bir yolu bulmak için araştırması, böyle bir yolun mutlaka olduğu azmiyle asla pes etmemesidir şeklinde tanımlamaktadır. Bu üç tanımın da ortak noktası, bireyin sürece etkin bir şekilde dahil olduğu aktif bir umuttan bahsetmeleridir. Kişinin yarın yağmur yağmamasını umması da bir umuttur ancak bu pasif bir umuttur. Bizim tanımlarda ele aldığımız ve yazı boyunca üzerinde konuşacağımız umut ise aktif bir umuttur. Bu tür bir umut güçlü bir şekilde niyetlenme ve sonucunda harekete geçmedir. Aktif umut; cesaretin, özgüvenin, azmin, iyimserliğin, coşkunun ve güdülenmenin eşlik ettiği bir umuttur. Bu yönü itibariyle umut, bir duygu, düşünce ve inanç olmasının yanı sıra bir mental beceridir. Dolayısıyla her beceri gibi öğrenilebilir ve geliştirilebilir. Evet yanlış duymadınız, umutlu olmak öğrenilebilir.

Neden bazı insanlar daha umutludur?

Rick Snyder’a göre, umutlu olan kişilerin; kendilerini motive edebilme, hedefe ulaşma konusunda yeterli becerilere sahip olduklarını düşünme, köşeye sıkıştıklarında kendilerini “daha iyi günlerin geleceği” tesellisiyle yatıştırabilme, hedeflerine ulaşmak için değişik yollar bulma esnekliğini gösterebilme, imkansızlığı gördüğünde hedef değiştirebilme ve zor bir işi küçük baş edilebilir parçalara bölebilme gibi ortak özellikleri bulunmaktadır. Umutla ilgili değerli çalışmalara imza atmış bir başka isim olan Shane Lopez de umutlu kişilerin nasıl düşündüklerini şöyle özetlemektedir: “Geleceğim bugünden daha iyi olacak. Bunu gerçekleştirebilecek güce ve yeterliliğe sahibim. Amaçlarıma ulaşabilmem için pek çok yol var ve bu yolların hiçbiri de engelsiz değil.” Bu düşünce tarzına sahip olmak insanları umutlu kılmaktadır. Bunun dışında yüksek sosyal desteğe sahip olmak, öz-yeterlilik düzeyinin yüksek olması, geçmiş olumlu deneyimler, problem çözme becerilerinin yüksek olması ve anlamlı-amaçlı bir yaşam sürüyor olma ve dini inançların güçlü olması umut düzeyi yüksek bireylerin nitelikleri arasında gösterilebilmektedir. Tabii ki umudu öldüren faktörler de söz konusudur. Geçmiş olumsuz deneyimler, umutla ilgili yanlış düşünce ve inançlar, anlamsızlık ve umut kırıcı insanlar umudunuzu söndürebilir.

Bir Aktif Umut Modeli Olarak Witold Pilecki

Pilecki, ülkesi için kahramanca mücadele etmiş Polonyalı bir subaydır. İkinci Cihan Harbi’nde Almanların Polonya’yı işgal etmesiyle birlikte de ülkesi için mücadele etmeye devam etmiştir. Savaş sürerken Nazilerin Polonya’nın gözlerden uzak ücra bir köşesinde küçük bir kasaba şeklinde bir kamp inşa ettikleri haberi duyulur. Bir süre sonra seçkin ve eğitimli Polonya vatandaşları ortadan kaybolmaya başlar. Bunların kampa götürüldüğü düşünülür ancak kampta neler olup bittiği ile ilgili kimsenin detaylı bir bilgisi yoktur. İşte bu noktada Witold Pilecki devreye girer. Bu gözü pek subay üst komutanlarından kampa sızmak için izin ister. Ancak bu isteği intiharla eş değer görüldüğü için kabul edilmez. O ne yapar eder ve komutanlarını ikna eder. Sokağa çıkma yasağının olduğu bir gün yasağı ihlal eder ve tutuklanarak kampa götürülür. Pilecki, gönüllü olarak kampa katıldığı bilinen tek kişidir. Kampa girdiğinde her şeyin dışarıdan bilinenlerden daha vahim olduğunu görür. Bu cesur subay iki yıl boyunca kampta mahkumları örgütleyip bir isyan hazırlığı yapar. Kampın içerisinde Almanlara fark ettirmeksizin adeta bir askeriye gibi ast üst ilişkilerinin olduğu bir sistem kurar. Hasta, sakat, umutsuz, zor durumda olan vatandaşlarına yardımcı olur. Çamaşırların içine iliştirdiği notlarla kamp içi iletişim ağı kurar. Pillerden ve bulabildiği malzemelerden telsiz ya da radyo benzeri bir araç yapar ve ilk kez dış dünyaya kampla ilgili bilgiler iletir. Burada her gün yüzlerce insan öldürülüyor lütfen müdahale edin. En azından gaz odalarını bombalayın der. Ancak beklediği yardım gelmez. Daha sonra kampa Yahudiler gelir. İsyan çıkaramayacağını anlar ve kamptan firar eder. Witold Pilecki’nin hikayesi; azmin, cesaretin ve özgüvenin eşlik ettiği gerçek bir aktif umut hikayesidir.

Umut başarıyı garanti eder mi?

Umut başarıyı garanti etmez ancak Daniel Reardon’un ifade ettiği gibi yolun sonunda kötümserler haklı çıksa bile, iyimserlerin ve ümitvar olanlar yolculuğu daha eğlenceli ve keyifli geçmiş olacaktır. Bir başka ifadeyle, umutlu kişi sonuçta kaybetse bile süreçte kazanmış olacaktır. Umutsuz bireyler ise hem süreçte hem de sonuçta olmak üzere iki kez kaybetmiş olacaklardır. Ayrıca umutlu birey sonuca ulaşamasa bile kaybetmiş sayılmaz. O süreçte pek çok deneyim kazanmış olacaktır ve eğer yeniden yola çıkarsa bu kez daha tecrübeli olarak ol yolu yürüyecektir. Nelson Mandela, “Ben hiçbir zaman kaybetmem; ya kazanırım ya öğrenirim” demiştir. Umutlu birey de hedefine ulaşamasa bile pek çok şey öğrenmiş olacaktır. Ayrıca sosyal medyada gördüğüm anonim bir paylaşımda, “Olmadı emek yüklüdür; olmayacak ise bir vazgeçiştir” diyordu. Yani çalıştım, çabaladım, umut ettim, yapılması gereken her şeyi yaptım ancak “olmadı”. İşte buradaki “olmadı” ifadesi emek doludur, değerlidir. “Olmayacak” ise umutsuzluktur, vazgeçiştir, kaçıştır; kapıyı baştan kapatmaktır.

Gerçekçi Olmayan Umut

Umudun karanlık bir tarafı da var mıdır? İki yanı keskin bir bıçak gibi değerlendirilebilecek olan umudun birey yaşamına olumsuz etkileri de olabilir. Mark Manson, nasıl ki güvenmenin ve aşkın sağlıklı ve zararlı formları varsa umudun da müspet ve menfi formları vardır demektedir. Eğer umut, bugünü yaşamamızın önüne geçiyorsa, mutluluğu geleceğe ertelememize neden oluyorsa, bu zararlı bir umut olabilir. Yine hırsın eşlik ettiği bir umut sıkıntı yaratabilir. Moby Dick romanındaki Kaptan Ahab’ın bir beyaz balinayı yakalamak için gösterdiği hırs, sanırım buna gösterilebilecek en iyi örnektir. Onun bu hırsı kendisi ve yanındakiler için felaket getirmiştir. Yine intikam duygusu da umudun eşlik ettiği bir duygudur ve kişiyi pek çok yanlış davranışa sürükleyebilir. Bunların dışında literatürde “gerçekçi olmayan umut” olarak ifade edilen bir kavram bulunmaktadır. Rick Snyder bunu, kişinin beklentileri gerçekçi değilse, hedefleri uygun ve ulaşılabilir değilse ve arzu edilen hedeflere ulaşmak için kullanılan yöntem ve stratejiler zayıfsa, sahip olunan umut gerçekçi olmayan bir umuttur diye anlatmaktadır.

Umut artırılabilir mi?

Umut, bir duygu oluşunun yanı sıra bir düşünce tarzı, inanç ve karakter gücü olarak da değerlendirilebilen bir kavramdır. Özellikle bir düşünce tarzı olarak değerlendirilen umut öğrenilebilir ve artırılabilir. Bunun için Rick Snyder tarafından geliştirilmiş olan bir “umut terapisi” de vardır. Umudun bilişsel modeli üzerine kurulmuş olan bu terapide danışanın gerçekçi amaçlar belirlemesine, alternatif yollar bulmasına ve bulunan bu yolları yürüyebilmesi için motive olmasına yardımcı olunur.

Umut konusu çok derin ve geniş kapsamlı bir konudur. Bu konuda yazmaya devam edeceğim. Ancak şimdilik İlhan Berk’in sözleriyle bitirelim: “Bu yükün altında öleceksin dedim hamala. Ölüm kolay, sen umuttan haber ver bana dedi ve ekledi. Umut varsa dünyayı vur sırtıma.”

Tayfun Doğan

14 Mayıs 2023/Küçükyalı

Kaynaklar

  1. Mustafa İslamoğlu Aktif İyi Olmak İçin 3U Formülü – Umut https://www.youtube.com/watch?v=pW4O1SdEAwM
  2. Soren Kierkegaard, Ölümcül Hastalık Umutsuzluk. Doğu Batı Yayınları

Related posts

4 Thoughts to “Aktif Bir Adanmışlık Olarak Umut”

  1. […] Aktif Bir Adanmışlık Olarak Umut […]

Leave a Comment