Gelişebileceğinize İnanmanın Gücü: Gelişen Zihniyet-Sabit Zihniyet

nöroplastisite

Nasıl bir insan olursanız olun her zaman değişebilirsiniz.”

“Zekâ düzeyiniz ne olursa olsun çaba göstererek onu değiştirebilirsiniz.”

Bu iki cümle hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kişiliğinizi, sizi siz yapan özelliklerinizi değiştirebileceğinize mi inanıyorsunuz? Yoksa ben belli bir kişiliğe sahibim ve bunu değiştirmek için yapabileceğim pek bir şey yok diye mi düşünüyorsunuz?

İnsanlar çalışarak ya da öğrenerek zekâ düzeylerini değiştirebilirler diye mi düşünüyorsunuz? Yoksa bir insan yeni şeyler öğrenebilir, ama zekâ seviyesini pek değiştiremez diye mi düşünüyorsunuz?

Eğer değişimin mümkün olduğuna inanıyorsanız gelişen zihniyete sahipsiniz demektir. Hayır insanın zeka ve kişiliği değişmez diyorsanız sabit zihniyete sahipsiniz demektir.

Hangi zihniyete sahip olduğunuz da yaşamınızın pek çok alanından tahmin edebileceğinizin çok üstünden bir etkide bulunmaktadır.

Standford Üniversitesi’nden Carol Dweck’in* ortaya koyduğu bir zihniyet teorisi: Gelişen Zihniyet ve Sabit Zihniyet

Gelişen zihniyet, yeteneklerin, doğru bir strateji, çevre desteği ve sıkı çalışma ile geliştirilebileceğine inanan bireylerin sahip olduğu zihniyettir.

Sabit zihniyet ise, yeteneklerinin kişilere bahşedilmiş doğal özellikler olduğunu düşünen bunların değiştirilemez ve geliştirilemez olduğuna inanan kişilerin sahip olduğu zihniyettir.

Carol Dweck, “Aklını En Doğru Şekilde Kullan” adlı kitabında, uzun yıllara dayalı araştırmalarından yola çıkarak, gelişen zihniyete sahip olmanın akademik alanda, iş yaşamında, sporda, ilişkilerde, iyi bir öğretmen ya da ebeveyn olmada ve daha pek çok yaşam alanında büyük avantajlar sağladığını belirtmektedir. Ayrıca kitabında, düşünce tarzınızı değiştirebileceğinize de vurguda bulunmaktadır.

Gelişen zihniyet ve sabit zihniyet teorisi birkaç farklı bağlamda ele alınıp tartışılabilir. İlk olarak gelişen zihniyet kavramını nöroplastisite kavramı çerçevesinde ele alabiliriz. Beynimiz yeni öğrenmeler, deneyimler, bilgiler ve yaşantılarla her yaşta sürekli olarak değişmektedir. Beynimizin bu değişebilme ve yeniden yapılanabilme özelliğine nöroplastisite adı verilmektedir. Nobel ödüllü Santiago Ramon Cajal da “isteyen herkes kendi beyninin heykeltraşı olabilir” diyerek kendimizi ve beynimizi değiştirebileceğimize ilk vurgu yapan kişilerdendir. Nöroplastisite kavramı ve bu konudaki her geçen gün artan araştırmalar gelişen zihniyet kavramını destekleyici niteliktedir. Kısaca nöroplastisite, gelişebiliriz ve değişebiliriz anlamına gelmektedir. Bu da yukarıda tanımını verdiğimiz gelişen zihniyet kavramına işaret etmektedir.

Gelişen zihniyet-sabit teorisini kendini gerçekleştiren kehanet kavramı bağlamında da ele alabiliriz. Değişip gelişebileceklerine inanan kişiler de, buna inanmayanlar da sonunda haklı çıkabilirler. Çünkü değişebileceklerine inanan kişiler, bunun gereklerini yerine getirip eyleme geçerken, sabit zihniyete sahip olan bireyler çabalamanın bir fark yaratmayacağına inandıkları için herhangi bir eylemde bulunmayacaklardır. Dolayısıyla gelişen zihniyete sahip kişiler de sabit zihniyete sahip kişiler de nihayetinde haklı çıkabileceklerdir. Bu durum kendini gerçekleştiren kehanet olarak nitelendirilebilir. David J. Schwartz bu durumu, bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, zihniniz bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize gerçekten inandığınızda, zihniniz çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışır diyerek veciz bir şekilde özetlemektedir.

Son olarak da bu zihniyet teorisini umut bağlamında ele alabiliriz. Gelişen zihniyete sahip olmayı bir umut kaynağı olarak değerlendirebiliriz. Şöyle ki, yukarıda da bahsedildiği gibi konu ile ilgili olarak gerçekleştirilen pek çok araştırma, gelişen zihniyete sahip olmanın yaşamın farklı boyutlarında kişiye avantaj sağladığını ortaya koymaktadır. Buradan hareketle zihniyetimizi değiştirdiğimizde davranışlarımızı ve genel olarak yaşamımızı değiştirebileceğimiz düşüncesi umudumuzu artıran bir etken olarak görülebilir. Nitekim Carol Dweck de bu durumu, yetenekler geliştirilebiliyorsa -değişim ve gelişim mümkünse- o zaman başarıya giden birçok yol vardır diyerek anlatmaktadır.

Peki sabit zihniyete sahipsek bunu değiştirmek için ne yapabiliriz. Bu yazıyı okumak söz konusu değişimi sağlamak adına ilk adım olarak değerlendirilebilir. Bundan sonrası için insanın çalışıp çabalayarak değişebileceği inancını destekleyici okumalar yapmanız, kendi kişisel yaşamınızdan bu değişime örnekler bulmanız yerinde olacaktır. Bu konuda nöroplastisite konulu kitapları okumanızı tavsiye ederim. Ayrıca bahse konu olacak şekilde hayatlarında değişim yaşamış insanları bulup onlarla konuşmak, bu kişilerin yaşam deneyimlerinden öğrenmek ve onları model almak da mümkündür.

Sevgiler selamlar,

Tayfun Doğan

Küçükyalı İstanbul

*Aklını En Doğru Şekilde Kullan-Carol Dweck-Yakamoz Yayınları

Benzer yazılar

3 Thoughts to “Gelişebileceğinize İnanmanın Gücü: Gelişen Zihniyet-Sabit Zihniyet”

  1. Sabire

    Sayın Hocam, emeğinize sağlık. Uzun bir süredir gelişim inancı üzerine okuma yapan bir araştırmacı olarak yazınızın pek çok yerinde kendimi cümlelere yüksek sesle katılırken buldum. Beyin çalışmalarına vurgunuzu kavramın pembe bir gözlük olmadığına en büyük kanıt olarak çok önemli buldum. Bununla birlikte umut ile bağlantısına yönelik görüşleriniz de bana farklı bir bakış açısı kazandırdı. Belki ekleme olarak kendi çalışmam kapsamında okuyucular için bu inançların gelişmesi ve işlev göstermesinde içinde bulunulan sistemin önemine dikkat çekebilir ve özellikle Türk kültürü için gelişimi desteklemede çabadan çok strateji geliştirme ve kaynakları bulup kullanmayı önerebilirim. Emeğinize sağlık Hocam çok keyifli bir okumaydı. Saygılarımla.

    1. Tayfun Doğan

      Teşekkür ederim Sabire. Müsait bir gün zihniyet teorisi ile ilgili bir canlı yayın yapalım. Bize detaylı anlatırsın dinleriz 🙂

  2. Nanao Kokufu

    İlk yazınızı okuduğumda baştaki iki soruya ”Zor ama doğru” diye cevapladım. Zor olabildiğini düşünürüm çünkü yakın çevremde ”sabit zihinli” olanlar var ve onları pek ikna edemiyorum. Ama yine de hep kendi yaşadıklarımdan hareketle bu tarz değişimin mümkün olduğuna kendi adıma inandım. Gelişen zihin ile sabit zihin şeklinde böylesi çalışmaların yapılması açıkçası daha yeni gözlerimi açtırıyor. Çünkü yapabilirsin edebilirsin şeklinde kendimi veya diğer kişileri teşvik etmek benim için genelde sadece duygusal motivasyondan ibaretti. Ve beynin her yaşta sürekli değişebilmesi ve bilimsel olarak nöroloplastisite adının bile koyulması başlı başına müjde. Sadece bu çalışmaları daha çok kişilere ulaştırmak kalmış ki bu da zamanla olacak işler. Kendimden bahsedecek olursam daha da zihnimin gelişmesi ve beynimin değişmesi için en çok çevre desteğine ihtiyacım var. Ve yine yazınızın sonunda belirttiğiniz gibi hayatında böyle değişim yaşamış olanlarla bir araya gelerek bunu mümkün kılabilirim. (Mutluluk bulaşıcı da demiştiniz yanılmıyorsam) Bu arada sizin umutla ilgili çalışmalarınızı okuduğumda veya dinlediğimde aklıma her zaman ”Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin” ayeti geliyor. Emeğinize, kaleminize sağlık hocam.

Leave a Comment