“Bir tren yolculuğu sırasında tam karşımda bir çift oturuyordu. Kadının giysilerinden sosyo-ekonomik düzeyinin yüksek olduğu anlaşılıyordu. Birçok insana nazaran mutlu olmasına yetecek pek çok imkana sahipti. Fakat kadın yüzünde mutsuz bir ifadeyle aklına gelen herkesi eleştiriyor ve hiçbir şeyden memnun değilmiş gibi şikayetler sıralıyordu. Efendim vagon niçin bu kadar sallanıyormuş, yemek çeşitleri neden bu kadar azmış, garson neden kendilerine iyi hizmet etmiyormuş. İşte bunun gibi şeyler. Adam ise daha olgun ve anlayışlı görünüyordu. Sohbet ederken kendisine mesleğini sordum. Avukat olduğunu söyledi. Hemen arkasından da karısının mesleğinin de imalatçılık olduğunu ifade etti. Kadın ise görünüşü itibariyle hiç de imalat işinde çalışan birisine benzemiyordu. Ne imalatında çalışıyor diye sorunca cevabı “Mutsuzluk imal ediyor, kendi mutsuzluğunu üretiyor” oldu.”1
William Glasser’in geliştirmiş olduğu “Gerçeklik Terapisi”ne göre seçimlerimizin ve kararlarımızın sorumluluğu bize aittir. Elbette içinde bulunduğumuz koşullar da kim olduğumuz, nasıl hissettiğimiz ya da ne olacağımız konusunda belli düzeyde bir etkiye sahiptir ancak olduğumuz kişi olmakta en büyük sorumluluk kendimize aittir. Glasser bu durumu şöyle özetliyor:2 “Dünyada aç, hasta ya da yoksul olmayan kişilerin tek tek hepsine ‘Nasılsınız?’ diye sorduğunuzu farz edin. Milyonlarcası “Mutsuzum” diye cevaplayacaktır. Nedeni sorulduğunda ise hemen hemen hepsi başkalarını suçlayacaktır. Sevgililerini, eşlerini, eski eşlerini, çocuklarını, anne-baba, öğretmen, öğrenci veya birlikte çalıştıkları kişileri… Bu kişilerin, şikâyet ettikleri mutsuzluğu aslında kendilerinin seçtikleri akıllarına bile gelmez.”
Peki yaşadığımız her olumsuzlukla ilgili olarak neden sürekli başkalarını suçlayıp dururuz. Bunun arkasında yatan psikolojik mekanizma nedir?
Şikayet Etme
İçinde bulunduğumuz ruh hali ya da yaşam koşulları ile ilgili olarak başkalarını suçlama bir savunma mekanizmasıdır. Savunma mekanizmalarının işlevi benliğimizi korumaktır. Her insan savunma mekanizması kullanır ve bu son derece normal bir durumdur. Ancak savunma mekanizmalarının kullanımının aşırıya kaçması sorun olarak değerlendirilebilir. Bir kişi yaşadığı olumsuzluklarla ilgili olarak başkalarını suçladığında, aslında kendisinin hiçbir suçunun olmadığını, yetersiz olmadığını, herhangi bir yanlış yapmadığını, kendisine kalsa bu işten yüzünün akıyla çıkabileceğini ancak başkalarından dolayı bu sorunları yaşadığını söylemeye çalışmaktadır. Böyle bir düşünce ve yaklaşım da başlangıçta işe yaramaktadır. Geçicide olsa o anı kurtarmaktadır. Ancak uzun vadede bu tutum alışkanlık haline geldiğinde, kişi yaşadığı her olumsuzluğun sorumlusu olarak başkalarını görmeye başlamaktadır. Bunun sonucu olarak da her şeyden “şikayet etme” davranışı ortaya çıkmaktadır. Mutsuzluk imalatçısı olmanın birinci koşulu şikâyet etmedir. Ne kadar çok şikâyet ederseniz o kadar mutsuz olabilirsiniz.
Alacaklı Olma
Mutsuzluk imalatçısı, dünyadan alacaklı gibidir. Sahip olduğu hiçbir şeyden memnuniyet duymaz. Agnew Meek’in deyişiyle, beklentileri her zaman yüksektir, gözü hep yıldızlardadır ancak bu sırada ayağının dibindeki çiçeklerin farkında değildir. Bu haliyle de şükran duyma konusunda sorunlar yaşar. Şükran duyma konusundaki çalışmalarıyla ünlü Robert Emmons “Hayatın bana hiçbir şey borçlu olmadığı, sahip olduğum tüm iyi şeylerin bir armağan olduğu anlayışı şükran duymanın temelidir” diyor. Mutsuzluk imalatçısı, bunun tam tersi bir duygu ve düşünce içindedir. O alacaklı ruh hali içindedir. Hayatında neredeyse hoşnut olacak hiçbir şey bulamaz. Mutsuzluk imalatçısı olmanın ikinci koşulu hayata “alacaklı” gibi yaklaşmaktır.
Kimyasal Mutluluk
Mutluluğun önemli bir kısmı, beyin kimyamız ve hormonal durumlarla ilişkilidir. Mutsuzluk imalatçısı, kimyasal mutluluğu sağlama konusunda da sorunlar yaşar. Beslenmesine dikkat etmez. Doğal beslenme yerine karbonhidrat ve şeker ağırlıklı beslenir ve bu tür bir beslenmenin fiziksel sağlığına olumsuz etkilerinin yanında ruh sağlığına ve mutluluğuna nasıl etki ettiğinin farkında değildir. Benzer şekilde daha az hareket eder. Hayatında egzersize yer yoktur. Bu durumda canlılığını, enerjisini yitirmesine neden olur. Mutsuzluk imalatçısı olmak istiyorsanız üçüncü olarak da sağlıksız beslenin, yeterince hareket etmeyin ve egzersiz yapmayın, üstüne bir de yeterli uyumazsanız istediğiniz olacaktır.
İstekler mi ihtiyaçlar mı?
Mutsuzluk imalatçısının hayattan beklentileri yüksektir ve ihtiyaçla istek arasındaki farkı bilmez. Sinoplu Diyojen “İhtiyaçlarımız oldukça az iken, isteklerimiz fazladır. İnsanların çoğu zaman peşinden gittikleri şeyler, ihtiyaçları değil istekleridir” der. Eğer birey mutlu olmayı istiyorsa ihtiyaçla isteği ayırabilmelidir. Yine Stoacı felsefenin öncülerinden Marcus Aurelius da mutlu bir yaşam sürmek için ne kadar az şeye ihtiyacımız olduğunu hatırlatır. Mutsuzluk imalatçısı olmanın dördüncü koşulu da ihtiyaçlarınıza değil isteklerinize odaklanmaktır.
İşlevsel Olmaya İnançlar
Mutsuzluk imalatçısı, irrasyonel yani işlevsel olmayan düşünce ve inançlara sahiptir. Elinde yeterli kanıt olmamasına rağmen bu olumsuz düşüncelerine sıkı sıkıya yapışır. “Ben değersizim”, “Yetersizim”, “Sevilmeye layık değilim”, “Geleceğim karanlık” gibi bazı düşünce ve inançlar buna örnek olarak verilebilir. Bu tür düşünceler bireyde öylesine kökleşmiş ve alışkanlık haline gelmiştir ki, herhangi bir olumsuz yaşantı durumunda bu düşünceler otomatik olarak zihne gelir. Bilişsel terapide, büyük oranda danışanların bu işlevsel olmayan düşünce ve inançlarına odaklanılır ve bu düşüncelerin geçerliliği sorgulanır. Mutsuzluk imalatçısı bu tür işlevsel olmayan düşünceler üretmekte oldukça mahirdirler. O zaman mutsuzluk imalatçısı olmanın beşinci koşulu da yeterince irrasyonel düşünce ve inanca sahip olmaktır diyebiliriz.
Psikolojik İhtiyaçlar
Mutsuzluk imalatçısının psikolojik ihtiyaçları da yeterince karşılanmıyordur ancak bunları karşılama konusunda o bir arayış ya da mücadele içinde de değildir. Psikolojik ihtiyaçların karşılanmaması, aynen fiziksel ihtiyaçların karşılanmaması gibi gerilime ve mutsuzluğa neden olur. En azından ilişki ihtiyacı, yeterlilik ihtiyacı ve özerklik ihtiyacı gibi üç temel psikolojik ihtiyacın karşılanması gerekir. Mutsuzluk imalatçısı neden mutlu olmadığını sorar. Bu soru üç gündür hiçbir şey yememesine rağmen, ben neden tok hissetmiyorum diye soran birisinin durumuna benzer. Psikolojik ihtiyaçları karşılanmamış olmasına rağmen mutlu olmayı bekler. O zaman mutsuzluk imalatçısı olmanın altıncı koşulu olarak da psikolojik ihtiyaçları karşılamak için bir çaba içinde olmamayı söyleyebiliriz.
Anlamsızlık
Mutsuzluk imalatçısı günlerini kendisi için anlamsız ve önemsiz uğraşlarla geçirir. Anlamsız kişilerle anlamsız ilişkilere sahiptir. Bunların sonucunda da hayatına anlamsızlık duyguları hakimdir. Buna ek olarak yaşantı zenginliği yoktur. Yani yaşamında bir derinlik, farklılık, renklilik söz konusu değildir. Son derece rutin, sıkıcı ve sıradan bir yaşama sahiptir. Bu da yine hayatının kendisine anlamsız ve amaçsız görünmesine neden olur. Mutsuzluk imalatçısı olmanın yedinci koşulu, hayatını anlamsız ve amaçsız bir şekilde yaşamaya devam etmektir.
Verici Olma
Mutsuzluk imalatçısı verici değildir. Vericilikten kasıt, kişinin olabildiğince iyiliksever ve yardımsever olması; ilişkilerinde, sevgi göstermede ve başkalarını takdir etmede cömert olabilmesidir. Bunun tam tersi kişinin sürekli başkalarından bir şeyler beklemesi ve bencilliktir. Mutsuzluk imalatçısından sık sık şu sözleri duyarsınız: “Bana kim iyilik yapıyor ki? Bir şey yapamam, onlar bana yapsın.” Doğal olarak da bu tür bir düşünce tarzı davranışlarına yansır ve sosyal desteği azalır. Mutsuzluk imalatçısı olmanın sekizinci koşulu da bencil olmaktır. Bencillik mutsuz olmayı kolaylaştırır.
Özetle mutsuz olmayı garanti altına almak istiyorsanız aşağıdaki maddeleri mutlaka hayatınıza uygulayın:
-Bol bol şikâyet edin. Her şeyden herkesten şikâyet edin.
-Yaşama “alacaklı” gibi yaklaşın. Şükran duymayı hayatınızdan çıkarın.
-Sağlıksız beslenin, yeterince hareket etmeyin ve iyi uyumayın.
-İhtiyaçlarınıza değil isteklerinize odaklanın.
-Kendinizle, hayatla, diğer insanlarla ilgili işlevsel olmayan olumsuz düşünceler ve inançlar geliştirin.
-Psikolojik ihtiyaçlarınızı karşılamak bir yana, bunların farkında bile olmayın.
-Hayatınızı anlamlı kılacak etkinlik ve uğraşlardan kaçının.
-Bencilliğinizi artıracak davranışlarda bulunmaya devam edin. Kimseyle ilgilenmeyin, kimseye el uzatmayın. Onlar sizinle ilgilensinler.
Sizler mutsuzluk imal etmek için neler yapıyorsunuz, yorumlar kısmında paylaşırsanız sevinirim.
Sevgiler selamlar.
01.07.2023
Tayfun Doğan
Küçükyalı/İstanbul
1 Peale, N. V. (2023). Olumlu Düşünmenin Gücü. Profil Kitap.
2 Glasser, W. (1998). Kişisel Özgürlüğün Psikolojisi. Hayat Yayıncılık.
[…] Mutsuzluk İmalatçısı […]