Pozitif psikoloji, bildiğimiz psikolojin insanın olumlu özelliklerini ve güçlü yönlerini araştırmayı ihmal ettiği izleniminden yola çıkarak oluşmuş bir dal. Biz de bu konuda merak ettiklerimizi Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Tayfun Doğan’a sorduk.
“Pozitif psikoloji” Türkiye için çok yeni bir kavram. Biraz içeriğinden bahsedebilir misiniz?
Pozitif psikolojiyi, psikolojinin yeni çocuğu olarak nitelendiriyoruz. Pozitif psikoloji, insanların olumlu yönlerine ve güçlü özelliklerine odaklanan bir yaklaşım. Temel olarak bireylerde yaşam sevincini, mutluluğu, yaşam kalitesini ve psikolojik iyi oluşu artırmaya çalışan bir psikoloji alt dalıdır. Bu amaç doğrultusunda, mutluluk, iyimserlik, umut, affedicilik, yaşamın anlamıve amacı, cesaret, şükran duyma, özgünlük ve psikolojik sağlamlık gibi konuları ve daha fazlasını bilimsel yollarla araştıran bir bilim dalıdır diyebiliriz.
Pozitif psikolojiyi duyan insanların ilk tepkileri nasıl oluyor? Mesela biz ilk duyduğumuzda “pozitif düşünce” ile bir ilgisi var mı diye düşünmüştük…
Pozitif düşünce bu yaklaşımın konularından birisi olarak değerlendirilebilir. Ancak pozitif psikoloji yalnızca olumlu düşünme değildir.
Pozitif psikolojinin çıkış sürecinden bahsedebilir misiniz?
Yaklaşımı 1998 yılında, Prof. Dr. Martin Seligman’ın Amerikan Psikoloji Derneği başkanlığı yaptığı dönemde başlamıştır. Temel gerekçesi ise psikoloji biliminin, psikolojik hastalıklara, insanın olumsuz yönlerine ve zayıflıklarına çok fazla odaklandığı ancak insanın olumlu özelliklerini ve güçlü yönlerini araştırmayı ihmal ettiği şeklindedir. Pozitif psikoloji, psikolojinin hayatı yaşamaya değer kılan şeylerin neler olduğu ile de ilgilenmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Bunu da önemli ölçüde başarmıştır diyebiliriz. Çünkü psikoloji alanındaki bilim insanlarının ilgi ve dikkatlerini insanın olumlu ve güçlü özelliklerine çekebilmeyi başarmıştır.
Temel felsefesi nedir?
Pozitif psikolojiyle ilgili konferans ve seminerlerimde anlatmayı sevdiğim, pozitif psikolojinin temel felsefesini anlatan bir anekdottan bahsedeyim. Zamanın birinde bir psikoloğun ofisinin kapısının üzerine şöyle bir yazı astığı söylenir. “Sorunlarınız varsa gelin bize anlatın; sorunlarınız yoksa yine gelin ve bunu nasıl başardığınızı bize anlatın.” Bir yönüyle bu yaklaşım ruh sağlığı yerinde ve mutlu insanların bunu nasıl başardıklarını ve hangi özelliklere sahip olduklarını da araştırır.
Siz nasıl tanıştınız pozitif psikolojiyle?
Ben doktora sürecinde Oxford Mutluluk Ölçeği’nin Türkçeye uyarlama çalışmasını yapmıştım. O süreçte bu konuya ilgi duymaya başladım. Özellikle mutlulukla ilgili okumalar yaptıkça bu alanı sevmeye başladım. İlerleyen süreçte de çalışmam ve derinleşmem gereken alanın bu olduğuna karar verdim. Şu an geldiğim nokta itibariyle de bu seçimimden dolayı çok mutluyum.
Size bireysel katkıları oldu mu peki bu alanın?
Evet, pozitif psikoloji ile ilgili çalışmalar yapmak benim kişisel gelişimime ve mutluluğuma da önemli katkılar yaptı diyebilirim. Bundan dolayı da bu yaklaşımdan daha çok kişiyi haberdar etmeyi kendime görev edindim. Konu ile ilgili konferanslar ve seminerler yoluyla insanlara ulaşmaya ve pozitif psikolojiyi anlatmaya çalışıyorum.
Pozitif psikoloji bir terapi yöntemi olarak kullanılıyor mu?
Pozitif psikoloji yaklaşımının ortaya çıkması ve gelişmesiyle pek çok psikoterapi yöntemi de geliştirilmiştir. Pozitif psikoterapi, iyi oluş (well-being) terapisi, yaşam kalitesi terapisi, affedicilik terapisi ve anlam odaklı terapi bunların en çok bilinenleridir diyebiliriz. Yani pozitif psikoloji yaklaşımı bilimsel araştırmaların yanı sıra uygulama anlamındada önemli işler başarmıştır.
Pozitif psikolojiyi kişisel gelişimyöntemlerinden ayıran fark nedir?
Bugün herhangi bir kitapçıya gittiğinizde kişisel gelişime ilişkin çok sayıda popüler kitapla karşılaşıyorsunuz. Bu durum öncelikle böyle bir talebin olduğunun göstergesidir diye değerlendirebiliriz. Ancak bu alandaki kitaplar çoğunlukla kişilerin bireysel deneyimlerine dayalıdır. Bir nevi “ben yaptım sen de yapabilirsin” tarzında. Pozitif psikolojinin ayrıldığı nokta ise tamamen bilimsel araştırmalara ve deneylere dayalı olmasıdır. Bu anlamda pozitif psikoloji asla pop psikoloji ya da kişisel gelişim gibi yaklaşımlarla ilişkili değildir.
Pozitif psikolojinin ilgilendiği konulardan en önemlisi mutluluk. Mutluluğu nasıl tanımlıyor pozitif psikoloji?
Alanda mutlulukla ilgili i ki temel yaklaşım vardır. Birincisi “hazza dayalı(hedonik) mutluluk” olarak da nitelendirilen öznel iyi oluştur. Bu yaklaşıma göre, bir birey yaşamında neşe, sevinç, onur ve kararlılık gibi olumlu duyguları daha sık yaşıyorsa; öfke, korku, kaygı ve tedirginlik gibi duyguları daha az yaşıyorsa ve yaşamından genel olarak memnuniyet duyuyorsa o bireyi mutlu olarak kabul ediyoruz. İkinci mutluluk yaklaşımı ise “psikolojik iyi oluş”olarak tanımlanmaktadır. Buna göre de, daha erdemli ve anlamlı bir yaşam sürme bu mutluluk anlayışının temelini oluşturmaktadır. Psikolojik iyi oluş düzeyi yüksek bireylerin, kişilerarası ilişkilerinin iyi olması, yaşamda bir anlam ve amaçlarının olması, bağımsız olmaları, stresle ve yaşam sorunlarıyla etkili bir şekilde baş edebilmeleri, bireysel gelişimlerin isağlayabilmeleri ve kendilerini kabul etmeleri ve sevmeleri temel kriterler olarak kabul edilmektedir. Benim sevdiğim tanım ise, pozitif psikoloji alanında çalışmalar yapan Dr. Tal Ben Sahahar’a aittir. Kendisi mutluluğu, hayatı keyif alarak anlamlı bir şekilde yaşamak olarak tanımlamaktadır.
Pozitif psikolojinin ilgilendiği diğer konular nedir, biraz bahsedebilir misiniz?
Pozitif psikoloji genel anlamda şu sorulara cevap bulmaya çalışır. Ruh sağlığı yerinde insan kimdir? Hayatı yaşamaya değer kılan şeyler nelerdir? Daha mutlu yaşamak mümkün müdür? İnsanların güçlü özellikleri nelerdir? Bu sorulara cevap bulabilmek amacıyla da özel olarak pek çok konuyla ilgilenir.
Türkiye’de bu konuya ilgi nasıl?
Türkiye için pozitif psikoloji henüz çok yeni bir yaklaşım. Ancak ilgi gayet memnun edici düzeyde diyebilirim. Uluslararası bir pozitif psikoloji kongresinin ikincisini düzenledik. Pozitif psikolojiye asıl ilgiyi de burada gözlemleme imkânı bulduk. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllarda bu ilgi artarak devam edecektir.
Farklı yaklaşımlar, tartışmalar, eleştiriler var mı?
Pozitif psikolojiye genel olarak getirilen eleştiriler var tabii ki. Örneğin, bu yaklaşımın yeni bir şey olmadığı, zaten hümanist psikolojinin bu konularda çalıştığı eleştirisi var. Doğrudur hümanist psikoloji güçlü bir akımdır ve bu konuları çalışır ancak araştırma odaklı değildir. Daha ziyade kuramsal çalışmalara odaklıdır. Bunun dışında pozitif psikolojinin “bencil bir psikoloji”olduğu yönünde eleştiriler vardır. Ancak yine pozitif psikoloji toplumun tüm katmanlarının mutluluk ve yaşam kalitesini artırabilme yönünde
çalışmalar yapar. Bir de pozitif psikolojinin olumlu duygulara çok fazla odaklandığı, yaşamdaki olumsuzlukları ve acıları yok saydığı şeklinde eleştiriler gelmektedir. Şahsen bunu da çok gerçekçi bulmuyorum çünkü pozitif psikoloji hayatın olumsuzluklarını yok saymaz. Hatta psikolojik sağlamlık (kendini toparlama gücü) ve travma sonrası gelişim gibi konularla ilgilenir. Önleyici işleviyle de bireylerin psikolojik sorunlar yaşamasının önüne geçmeye çalışır.
Pozitif psikolojinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Pozitif psikoloji de artık alt alanlara ayrılmış durumdadır. İş yaşamında pozitif psikoloji, eğitimde pozitif psikoloji gibi. Gelecekte bu alanlarda önemli gelişmeler olacağını düşünüyorum. Ayrıca pozitif psikolojinin nörobilim, ekonomi ve felsefe gibi farklı disiplinlerle işbirliği içerisinde insanı anlama konusunda önemli işler başaracağını düşünüyorum.
https://pub.flowpaper.com/docs/http://disdostu.org/dergiler/dis_dostu_haziran_2017.pdf